
BİR ÖĞRETMENDİ O
O, bir öğretmendi.
Öğretecekti.
Öğretmek, hayatının en güzel gayesi olacaktı bundan sonra.
Birilerine bir şeyler öğretmek, bunun için mücadele vermek
ve öğrenildiğini gözlemek; istediği buydu.
Bir öğretmendi o.
“Büyüyünce ne olacaksın?” sorularına verdiği ilk cevaptı:
“Öğretmen olacağım” ve son cevap olarak da kaldı, değişmedi bu kararı.
Önce “sevgi”yi öğretmeliydi onlara.
Sevmeyi, çok sevmeyi, hatta bazen karşılıksız sevebilmeyi…
Sevgiyle aşılırdı tüm engeller, sevgiyle çözülürdü tüm engeller ve dermanıydı tüm amansız hastalıkların sevgi.
Zaten yaşadığımız dünyanın var oluş sebebi değil miydi o?
Bir öğretmendi o, sabredecekti.
Tüm olumsuzluklara, engellere, taşkınlıklara, uğursuzluklara karşı sabredecekti.
Her erdemli insanın en önemli özelliklerindendi sabır, bunu biliyordu.
Sabredecekti ki ektiği tohumlar ekin versin;
Sabredecekti ki çizdiği resimler boyansın;
Sabredecekti ki izlediği filmin son sahnesini de görebilsin…
Yorulmak yoktu. Onu yoracaklardı, yoruyorlardı da…
Hep ayakta olacaktı, dimdik; düşmek yoktu.
O yorulursa, oturursa; onlar da yorulmayacak mıydı?
Örnek değil miydi o, onlara güçlü görünmesi gerekmiyor muydu?
Yorulsa da belli etmeyecekti, bir öğretmendi o…
O, hepsinin önünde duruyordu, hepsi ona bakıyordu, hepsi ona…
O, herkesin başındaydı, herkes onun ardında.
O, ilk adımı atacaktı, onlar sonrakileri…
Bir öğretmendi o; en iyileri en güzelleri gösterecekti
Vazgeçmek yoktu.
O, bir öğretmendi.



|